top of page
indir.png

Rehberli Otobiyografi ve On İkinci Ev

   Araştırmalara dair zihinlerde canlanan genelde şudur, araştırmacının aklında test etmek istediği bir teori vardır, gider, gerçek hayat bu teoriye ne kadar uyar bunu ölçüp biçer. Ancak her araştırma böyle yapılmaz. Özellikle nitel araştırma yapanlar, yani bir şeyi nitelemek üzere yola çıkanların başvurduğu yöntemlerden biri Gömülü Teori’dir. Buna göre, önce araştırmak istediğiniz alanın gündelik gerçekliğine dalarsınız sonra da o gerçeklikten bir teoriye erişirsiniz. Yani gündelik hayatın odaklandığınız o kısmını kavramsallaştırırsınız. Bunu hep Michelangelo’nun evine gelen hizmetlinin çocuğuyla olan hikâyesine benzetirim. Çocuk onu heykeli yaparken seyreder ve sonunda “O atın taşın içinde olduğunu nereden biliyordun?” diye sorar. Gömülü Teori uygulayan araştırmacı da tıpkı heykeltıraş gibidir. Ortaya çıkan sonuç da onun dahliyle çıkmıştır. Artık objektifliği değil, refleksivite denilen farkındalığı önemlidir. Basitçe özetlediğim bu araştırma yöntemine öğrendiğim günden beri sıkı sıkı sarılmış vaziyetteyim. O yüzden Melek Ceylan’la tanıştığımız sırada insanların tiyatroya dair yaygın kanaatinin aksine, elinde ezberleyeceği bir metin olmadan otobiyografik bir oyun yaratmak istediğini söylediğinde kendimi tanıdık bir yerde buldum. Taşın içindeki o şeyi arıyorduk...

Taşın içinde bir şey olduğu fikri Melek’in aklına sık sık gidip geldiği Moda Sahnesi fuayesinin bir kenarında duran camekânlı bölüm sayesinde düşmüştü. O camekâna baktıkça orada kadın anlatısına dayanan bir oyun tasarlamak istemiş, sonunda da otobiyografik bir anlatı olmasında karar kılmıştı. Yollarımız kesiştiğinde camekânının ardından fotoğrafları, şarkıları, kalemleri ve bedenini kullanarak otobiyografik bir hikâye anlatmak istediğini söylemişti. Fikri çok yaratıcı bulduğum için birlikte çalışmayı hemen kabul ettim. Neyle karşılaşacağımızı bilmediğimiz için çok heyecanlıydık. İki aylık yoğun çalışmada taşı oyması için ona en hassas araç-gereci sağlamaya, çıkan tozu ve kiri anlamlı bir bütün olacak şekilde tutmasına ve ortaya çıkan materyali anlamlandırmasına destek olmaya çalıştım.

Nihayetinde oyulan taş onun yaşam deneyimleriydi. Ne kadar ciddi bir hassasiyetle çalıştığını her gördüğümde ona olan saygım biraz daha arttı. Nihayet, taşın içinden çıkardığımızı sahneye koyma vakti geldiğinde Melek, yoğunluklu olarak yönetmenimiz Salih Usta ve dramaturgumuz Yaşam Özlem Gülseven’le çalışmaya koyuldu ve taşı oyarak içinden çıkardığımız şey karşınıza On İkinci Ev adlı bir oyun olarak çıktı.

 

    On İkinci Ev, Melek Ceylan’ın birebir yaptığımız Rehberli Otobiyografi çalışmalarında kendi ürettiği otobiyografik metinleri kaynak alan yenilikçi bir oyun. Ancak sadece bir oyun değil. Aynı zamanda, Türkiye Cumhuriyeti’nde kişisel tarihini sahiplenmenin bir kadın için neye karşılık gelebileceğini gösteren, taşın içinden çıkan lirik bir belge.

                                                                                                                              Mürüvet Esra Yıldırım

Rehberli Otobiyografi: Ben Kimim?
bottom of page